27 Temmuz 2010 Salı

MASAL GÜNLÜKLERİ- 2

Evet, söz verdiğim gibi Pollyanna’nın gizli günlüğünü de ele geçirdim ve hayatımız boyunca bizi yanlış yönlendirmiş bu sahtekâr kızın gerçek yüzünü, sizlerle buluşturuyorum.

Yıllar yılı yok ‘’mutluluk oyunu’’, yok ‘’ olumlu düşünmenin gücü’’ gibi zırvalarla hayatımıza şekil vermeye çalışmış hatta ve hatta çocukluğumuzda annelerimiz tarafından bizlere örnek gösterilmiş şirinlik muskası Pollyanna’nın gerçek yüzünü ortaya serecek satırlardan sadece bir kaç örnek işte karşınızda…

N’aber Günlük;
Şu anda trendeyim ve çok zengin olan teyzemin yanına yaşamaya gidiyorum. Babamın anlattığına göre çok zenginmiş ve ona bir şekilde yaranmam gerekiyormuş. Bu arada unutmamam gereken en önemli konu teyzemin, babamın ölmüş olduğunu zannettiği. Babamı ölmüş bir rahip olduğunu sandığı için beni yanına almayı kabul etti. Hâlbuki babam kalpazanlıktan hapse girdi.

Sevgili Günlük;
Suratsız teyzemin evindeki beşinci gecemde yazıyorum bu satırları. Onlara çok şirin ve iyimser, her olayın iyi yanlarını görmeye hevesli bir kız tipi çizdim. Özellikle Nancy denen tombul başta olmak hepsi inandılar. Çok saflar hakikaten! Yahu nasıl inanırlar bir kız çocuğunun, oyuncak bebek beklediği sandıktan koltuk değneği çıkınca mutluluk oyunu oynamaya başlayacağına! Ama itiraf etmem gerekirse suratsız teyzem beklediğimden dişli çıktı!

Sevgili Günlük;
Bıktım artık mutlu maymun gibi ortalarda gezmekten. Hatta geçen gün beni kötürüm, lanet bir kadına yemek götürmem için köhne bir eve gönderdiler. Sinirden aklım çıktı! Kadın deli gibi bir şeydi. Açlıktan nefesi kokmuş götürdüğüm yemeği beğenmiyor! Ama kendimi tutmam lazım. Teyzeme kendimi sevdirirsem, neyi var neyi yok hepsi bana kalacak! Çillerimi aldıracağım o zaman lazerle…

Sevgili Günlük;
Bugün teyzemin sinirlerinin sağlamlığını denemek için eve köpek getirdim. Delirecek gibi oldu! Ama maalesef köpeğin evde kalmasına izin verdi. Ben köpek sevmem ki! Ben hiç kimseyi ya da hiç bir şeyi sevmem zaten!!! Şu sırıtıp duran Nancy tepemden çekilsin de dışarı atayım şu köpeği!

Birader;
Bugün de yolda bulduğum, sahipsiz bir çocuğu yakasından tuttuğum gibi eve getirdim, teyzemin tepkisini ölçmek için ve sinir krizi geçirdi! ‘’Ben bunu evde beslemem’’ dedi… ‘’Bu’’ dedi çocuğa; galiba ben biraz teyzeme benziyorum! Bu arada yaşlı bahçıvan Tom’la Nancy’nin arasında bir şey var sanırım!

Sevgili Günlük;
Teyzemin eski kırıklarından biriyle tanıştım; Mr. Pendleton diye biri! En az teyzem kadar suratsız. Teyzem bunda ne bulmuş olabilir ki? Gerçi teyzemi de kim ne yapsın!?

Günlük;
Bu mutluluk oyununu oynarken, iyice alıştım sanırım rolüme çünkü geçen gün kendi kendimi ‘’iyi ki çillerim var böylece siyah noktalarım da araya kaynıyor’’ derken yakaladım!

Hişt, Günlük;
Babam, mektup yolladı! Çok sinirli! ‘’Sen oraya keyif yapmaya mı gittin?’’ diye yazmış! Haklı da aslında çünkü ben babamı tamamen unutmuştum! Zaten düşündüm de niye teyzemi çarpıp, parayı babamı hapisten kaçırmak için kullanayım ki? Sonra onunla paylaşacağım kalan parayı, öyle mi? Hadi be! Bana ne! Tek başıma yiyeceğim ben bu parayı! Teyzem çok yaşar mı acaba? Çiller iyice gözüme batıyorlar!

Görüyorsunuz değil mi Pollyanna, Pollyanna diye bağrımıza basıp; duyduğumuz nasihatlerde başrol oynamasına izin verdiğimiz çilli sevimsizin gerçek yüzünü?

Bunların hepsi gözümüzü boyamışlar yıllar yılı… Ama ben biliyordum bunun böyle olacağını. O yüzden hiç örnek almamıştım onları kendime!


 




Hiç yorum yok: