9 Mayıs 2010 Pazar

ANNEM'İN DEĞİL; ANNELER'İN GÜNÜ!

Bugün, Anneler Günü!

Niyeyse birkaç senedir anneler günüyle ilgili yazı yazmak yoruyor beni. Samimi bulmuyorum kendimi bugünle ilgili yazı yazarken.

Kendi annemin gününü zaten kutladım. Benim annem iyi ki var ve o benim her şeyim. Onu çok seviyorum ve zaten onu sevdiğimi söylemek için her sene mayıs ayının ikinci pazarını beklememe gerek yok. Canım yeğenim Ali’min güzel annesi Esin’i, Meliha Teyze’mi, Ali’min Emine Teyzesi’ni ve güzel Irmak’ın güzel annesi Özlem’i de kutladım. Hepsi iyi ki varlar. Bütün anneler iyi ki varlar. Hepsi her zaman evlatlarının yanında olsunlar ve hepsinin günü kutlu olsun. Daha nicelerini yaşasın herkes.

Zaten beni tanıyanlar bilirler; sevgi arsızıyımdır ben! Yapış yapış gösteririm sevgimi. Benim derdim Anneler Günü’nde sevgi göstermekle ilgili değil. Ben her gün, her şekilde kutlama yapma ve sevgi gösterisinde bulunma potansiyeline sahibim zaten.

Derdim başka benim mayısın ikinci pazarıyla ilgili;
Benim canım acıyor Anneler Günü’nde. Aklıma çocuklarını kaybeden anneler geliyor çünkü. Yaşamayanın asla bilemeyeceği bir acıya maruz kalan anneleri düşünüyorum her Anneler Günü’nde.

Özellikle çocuklarını bu vatan uğruna şehit vermiş anneler için içim acıyor benim. Ana haber bültenlerinde acı haberlerini aldığımız gencecik çocuklar var ya; işte, onların annelerinin, o günlerinin nasıl geçtiğini düşünüyorum ben. Bizler için birer kahraman hepsi onların. Hepimizin isimsiz kahramanları onlar. Hâlbuki hepsinin ismi var. Bundan en fazla 18-20 sene evvel mutlulukla kucağa alınmış çocuklar onlar. Bin bir emekle ve umutla büyütülen, yetiştirilen evlatlar. Sonra da anneleri, babaları tarafından ‘’Vatan sağ olsun’’ denilerek, veda edilen gencecik insanlar. Hayatları ellerinden alınmış genç kahramanlar. Giderlerken yanlarında annelerinin ve babalarının da tüm umutlarını götürüyorlar. O annelerin ne yaşadıklarını, ne hissettiklerini düşündükçe o özel gün bana boş gelmeye başladı. Baktığım her yerde bugünle ilgili mutluluk dolu sözleri gördükçe hayatın devam ettiğini anlamak ve bu çocukların ne için annelerinden ayrıldıklarını bilememek aklımı karıştırdı benim. Kaç kişinin aklına o annelerin geldiğini düşünmekten yoruldum. Onlar vatana evlatlarını feda ederlerken; onlara bu fedakârlığın borcunun nasıl ödeneceği ile ilgili sorular geliyor aklıma; her yerde ‘’Anneler Günü’’ şenlikleri devam ederken.

Tüm şehit annelerine bir Anneler Günü’nde, hak ettikleri bir armağan verilirse; belki ben de huzurla kutlarım bugünü…

Çok mu karamsar buldunuz? Ya da çok mu habis görünüyorum?
O zaman bir de dilimizden eksik etmediğimiz kimsesiz çocuklardan bahsedelim ki tam olsun!
‘’Anne’’ kelimesini kullanmaya ihtiyacı olan o kadar çok çocuk var ki. Bu konuda faaliyet yapanlar dışında kaç kişi bir Anneler Günü’nde bu çocuklara bu kelimeyi kullanma şansı vermek ya da en azından birazcık şefkat göstermek için onlarla vakit geçirdi? Kaç kişi bu sabah yanına kendi çocuğunu da alıp, bir çocuk yurduna gitti? Saymakta zorlanacağımızı sanmıyorum.

Kendi annemizi kutlamak çok kolay. Yakınlarımızı kutlamakta bir şey yok! Önemli olan o özel günde bundan mahrum bırakılanları hatırlamak!

Herkese, özellikle tüm annelerimize sevgiler…